İmâm-ı Şâfiî Sözleri
Dünyada en huzursuz kimseler, kalbinde haset ve kin taşıyanlardır. 17815
İmâm-ı Şâfiî | haset | kin | kıskançlık |
Kendisini memnun ettiğin zaman, sende olmayan şeylerle öven kimse; kendisini kızdırdığı zaman da seni, sende olmayan şeylerle kötülemeye kalkar. 15631
İmâm-ı Şâfiî | ikiyüzlü |
Şehveti nefsine galip olanlar, ibadetle meşgul olsunlar. 15371
İmâm-ı Şâfiî | şehvet |
Dünyada rahat peşinde koşmak, mürüvvet ehli için değildir. Zira onların her biri, her zaman yorgundur. 15130
İmâm-ı Şâfiî | rahat | huzur |
Hizmet edene, hizmet edilir. 15024
İmâm-ı Şâfiî | hizmet |
Bütün himmet karnına giren şey olan kimsenin, kıymeti de karnından çıkan şey kadardır. 14993
İmâm-ı Şâfiî | |
Bütün düşmanlıkların aslı, kötülerle dostlukta ve onlara iyilik etmektedir. 13569
İmâm-ı Şâfiî | düşmanlık | kötü |
Alimlerin süsü; ilimlerinin ameline uymasıdır. 10016
İmâm-ı Şâfiî | alim | ilim | amel |
Alime yakışan odur ki, kendisiyle Rabbi arasında kalan iyi amellerden çokça yapsın. Çünkü insanlar için aşikâr olan ilim ve amellerin uhrevi faydaları azdır. 10012
İmâm-ı Şâfiî | alim |
Teheccüd vaktinde yapılan dua hedefi şaşmayan ok gibidir. 9971
İmâm-ı Şâfiî | dua |
Söz, ok gibidir. Senden çıktı mı, artık sen ona değil, o sana hakim olur. 8590
İmâm-ı Şâfiî | söz |
Din kardeşlerinin sohbetini bozan sözlerde tatlılık yoktur. 8510
İmâm-ı Şâfiî | bozguncu | söz |
Bil ki senin lehine söz taşıyan kimse, aleyhine de taşır. Sana nakleden senden de nakleder. 8491
İmâm-ı Şâfiî | söz | dedikodu |
İlmin özelliğidir ki; az da olsa ondan payı olan sevinir, olmayanlar daima mahzun kalır. 7683
İmâm-ı Şâfiî | ilim |
İlim öğrenmek, nafile ibadetten hayırlıdır. 7660
İmâm-ı Şâfiî | ilim | ibadet |
Bir dostun veya arkadaşın bir vilayete vali olursa, artık kendisinin vali olmazdan önce, sana gösterdiği sevgi ve samimiyetin onda birine sahip ol. 7256
İmâm-ı Şâfiî | samimiyet | sevgi |
Gerçek dost, arkadaşlarının kusurunu görünce onu uyarır. Fakat bu kusurları başkalarına açmaz. 6471
İmâm-ı Şâfiî | dost | dostluk |
Doğru; her zaman yüce, yalan; her zaman cücedir. 5678
İmâm-ı Şâfiî | doğru | yalan |
İnsanlar ile münakaşamda, hakkın benim ya da onların lisanından çıkması arasında hiçbir fark gözetmedim. 5166
İmâm-ı Şâfiî | hak | doğruluk |
Derdi dünya olanın değeri, bağırsaklarındaki kadardır. 4639
İmâm-ı Şâfiî | dünya | değer |
Ne yalan, ne doğru yere olsun, şimdiye kadar Allah'a bir defa olsun yemin etmedim. 3093
İmâm-ı Şâfiî | yemin |
Yalan; güven ve emniyeti, huzur ve güveni yok eder. 501
İmâm-ı Şâfiî | yalan |
Zengin olmak için, yetim ve kadınların etrafında dönmek zillettir. 319
İmâm-ı Şâfiî | zenginlik | kadın | yetim |