Hasan-ı Basri Sözleri
Çocuğunda sevmediğin bir hâl görüyorsan, o hâl senin arzu ettiğindir, kendini düzelt. 25598
Hasan-ı Basri | çocuk | hâl |
Toprağın üzerinde Allah'a karşı edepli olmayanı, Allah toprağın altında edeplendirir. 25597
Hasan-ı Basri | edep |
Başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri, gördüğünde ondan öğüt aldığın insanı kaybetmendir. 25596
Hasan-ı Basri | felaket |
Etrafındakilerin çokluğu seni aldatmasın. Çünkü yalnız ölecek, yalnız dirilecek ve yalnız hesaba çekileceksin. 25595
Hasan-ı Basri | yalnız | aldanmak |
Geride servet bıraktığın için ölümden korkuyorsun. Serveti önden gönderseydin korkmazdın. 25594
Hasan-ı Basri | ölüm |
Allah'ım! Beni, hastalandığında pişman olan, zengin olduğunda azan ve fakir olduğunda üzülenden eyleme. 25593
Hasan-ı Basri | Allah |
Sakın yarının üzüntüsünü bugüne taşıma! Çünkü her günün üzüntüsü kendine yeter. 25592
Hasan-ı Basri | üzüntü | keder |
Dinde seninle yarışanla yarış. Dünyalıkta yarışanla yarışma, dünyayı onun kucağına at. 25591
Hasan-ı Basri | yarış | yarışmak |
Allah'ın kulundan yüz çevirdiğinin alameti, onu kendisiyle ilgisi olmayan şeyle meşgul etmesidir. 25590
Hasan-ı Basri | Allah | kul |
Duan kabul edilmeyecek diye korkma, dua edemez hale gelmekten kork. 25589
Hasan-ı Basri | dua |
Hikmet taşımayan söz gevezelik, tefekkür bulunmayan sükût gaflettir. 25588
Hasan-ı Basri | gevezelik | gaflet |
Bir adamı, bir günahından dolayı ayıpladım. O günah gelip beni on beş sene sonra buldu. 25587
Hasan-ı Basri | ayıplamak |
Şerlilerle düşüp kalkmak, hayırlılar hakkında suizanda bulunmayı netice verir. 19509
Hasan-ı Basri | kötü | iyi | hayırlı |
Eğer fakirlik, hastalık ve ölüm olmasaydı. insanoğlunun kibirden başı eğilmez olurdu. Bununla beraber yine o, Yüce Allah'a gelmekle atılgandır. 17580
Hasan-ı Basri | kibir | kibirlenmek | insanoğlu |
Mümine dünyada yakışan, ancak hüzünlü olmaktır. 16497
Hasan-ı Basri | mümin | Müslüman |
İnsanlar arasında kendini zemmeden kimse, hakikatte kendini övmüş olur. Bu ise riya alametlerindendir. 15629
Hasan-ı Basri | eleştiri | tenkit | övgü | riyâkarlık | ikiyüzlülük |
Mürüvvet, kişinin Allah ve kulları yanında kınanmasına sebep olacak şeyleri terk etmektir. 11809
Hasan-ı Basri | mürüvvet |
Sonsuz olan cennet, dünyada yapılan birkaç günlük amelin değil, halis niyetlerin karşılığıdır. 10397
Hasan-ı Basri | cennet |
Alimler; asırların, devirlerin ışıklarıdır. Her alim; zamanının insanları aydınlatan bir kandilidir. 10014
Hasan-ı Basri | alim |
Tevekkül ve kanaat edip, hâline razı olana, dünyalık şeyler istemeden gelir. 9907
Hasan-ı Basri | tevekkül | kanat |
Parayı üstün tutan kimseyi, Allah zelil eder. 9040
Hasan-ı Basri | para |
Bil ki sana söz taşıyan, senden de taşır. Seni sende olmayanla öven kimsenin, seni sende olmayan şeyle kötülemesinden emin olamazsınız. 8490
Hasan-ı Basri | dedikodu | övgü | övmek | kötülemek |
Tevazu, karşılaştığın her Müslümanın senden üstün olduğunu kabul etmendir. 6070
Hasan-ı Basri | tevazu | alçak gönüllülük |
Tasası çok olanın, bedeni rahatsız olur. Günahlardan korkusu az olanın ise, kalbi ölür. 5510
Hasan-ı Basri | tasa | kaygı | korku |
Ahmaktan uzaklaşmak, Allah'a yaklaşmaktır. 4021
Hasan-ı Basri | ahmak |
Zenginlik, dünya köleliğinden azad olmaktır. 309
Hasan-ı Basri | zenginlik |